İş sözleşmesi nedir ?
Bir iş sözleşmesi, çalışma süresi boyunca hem işverenin hem de çalışanın hak, görev ve yükümlülüklerini tanımlar. Sözleşme her iki tarafça imzalandıktan ve işçi işverenin iş teklifini kabul ettikten sonra bağlayıcıdır.
İş Sözleşmesi Nedir?
İş sözleşmesi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 8. Maddesine göre çalışan/personel ve iş veren arasında kurulan iş ilişkisine dayalı, çalışanın iş görmeyi, iş verenin de yapılan işe karşılık belirli bir ücret ödemeyi taahhüt ettiğini gösteren sözleşmedir. İş sözleşmesi, kanunda aksi belirtilmedikçe, özel bir şekle tabi değildir.
İşin yapısına ve işçinin çalışma şekline göre iş sözleşmeleri farklılık gösterebilmektedir. Günümüzdeki İş Kanunu’ndan önce, 2003 yılına kadar geçerli olan İş Kanunu’ndaki iş sözleşmesinin tanım ve kapsamı çok sınırlıydı. Zamanla gelişen bilişim ve yazılım teknolojisiyle birlikte yeni ve farklı çalışma şekilleri ortaya çıkmıştır. Bu durum yeni düzenlemeler yapmayı gerektirmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’nda buna bağlı olarak yeni çalışma şekilleri ve yeni iş sözleşmesi türlerine detaylıca yer verilmiştir. Bu doğrultuda tam zamanlı, yarı zamanlı, deneme süreli iş sözleşmeleri ve çağrı üzerine çalışma ve takım sözleşmeleri düzenlenmiştir.
İşçi ve iş veren arasında anlaşılan işin süresi 1 yıl ya da daha fazlaysa yapılan sözleşmenin yazılı olarak yapılması zorunludur. İş sözleşmesinin yapılmadığı durumlarda işveren işçiye çalışma süresi, ücret ve yan ödemeleri, çalışma koşulları, ücret ödeme dönemini, çalışma süresi belirli ise sürenin kapsamını ve fesih halinde uyulması gereken hükümleri açıkça belirten bir belgeyi iki ay içinde işçiye vermek zorundadır. Bir aydan fazla olan çalışmalarda bu hüküm uygulanır, kısa olanlarda uygulanmaz. Eğer ki iş, bir aydan uzun iki aydan kısaysa bu belge en geç işin sona erdiği tarihte işçiye verilmelidir.
İşin yapısına ve işçinin çalışma şekline göre iş sözleşmeleri farklılık gösterebilmektedir. Buna göre iş sözleşmeleri 4857 sayılı İş Kanunu’na göre farklı türlerde olabilmektedir.
1. İş Sözleşmesi Türleri
1.1. Belirli Süreli İş Sözleşmesi
Belirli süreli işlerde ya da belli bir işin tamamlanması ya da belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesine belirli süreli iş sözleşmesi denilmektedir. Yani işin ne zaman biteceği biliniyor ya da tahmin ediliyorsa sözleşme belirli süreli yapılır. Aksi halde yapılacak olan sözleşme belirsiz süreli sözleşme olmalıdır.
İşin ne kadar süre ile devam edeceği; taraflarca sürenin öngörülebilmesi halinde önem taşımayacaktır. İş birkaç gün sürebileceği gibi, birkaç yılda sürebilecektir. Önem arz eden husus ise; işin niteliği gereği devamlılık arz eden işlerden olmamasıdır. Daimi nitelik arz eden işler için belirli süreli iş sözleşmesi yapılması mümkün değildir. Bir binanın inşaat işleri, kampanya işleri belirli süre devam edecek işlere örnek olarak verilmektedir.
Belirli süreli iş sözleşmelerinde ihbar süresi ve ihbar tazminatı olmaz ve sürenin bitmesiyle iş ilişkisi sona erer. İşverenlerin bu durumu kötüye kullanmaması adına belirli süreli iş sözleşmesi yapabilmek için objektif koşulların varlığı aranır ve geçerli neden olmadıkça üst üste yapılamaz. Eğer ki yapılmışsa bu hukuken belirsiz süreli iş sözleşmesi olarak değerlendirilir ve bu sözleşme türünün sonuçlarını doğurur.
Belirli süreli iş sözleşmeleri, kendiliğinden, ölüm sebebiyle, sözleşmenin süresinin dolmasıyla, anlaşma yoluyla ve fesih gibi nedenlerle sona ermektedir.
1.2.Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi
Belirsiz süreli iş sözleşmesi, iş ilişkisinin herhangi bir süreye bağlı olarak yapılmaması anlamına gelir. İş hukukunda asıl olan iş sözleşmesinin belirsiz yapılmasıdır. Çalışma hayatında en sık rastlanan iş sözleşmesi belirsiz süreli iş sözleşmesidir. Belirsiz süreli iş sözleşmelerinde; iş hukukunda temel olarak bilinen unsurların tamamı (süreli fesih, haklı nedenle fesih, kıdem – ihbar tazminatı, fazla çalışma ödeneği, yıllık izin vs.) söz konusudur.
Belirsiz süreli iş sözleşmesi, yazılı olacağı gibi sözlü de olabilmektedir. Sözleşme yazılı olarak yapıldıysa nüshanın biri işçiye verilmeli bir diğeri de iş verende kalmalıdır. Yazılı olan sözleşmelerin işçi ve iş veren tarafından imzalanması gerekir ve bu işlem yapılmadığı takdirde sözleşme geçersiz sayılır. Eğer ki sözleşme yazılı olarak yapılmadıysa çalışanların belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığı kabul edilir ve bu sözleşme türünün sonuçları geçerli sayılır.
1.3.Sürekli ve Süreksiz İş Sözleşmesi
Sürekli ve süreksiz iş ayrımı, 4857 sayılı İş Kanunu’na göre düzenlenmiştir. Buna göre en fazla 30 çalışma günü süren işlere süreksiz, 30 çalışma gününden fazla süren işlere ise sürekli iş denmiştir. Bir işi sürekli ya da süreksiz olmasında bazı kriterler mevcuttur. Burada asıl önemli olan işin kaç gün sürdüğünden ziyade nitelikli olarak işin kaç iş günü sürmesi gerektiğidir. Mesela bir iş niteliği itibariyle daha uzun sürse bile en fazla 30 iş günü içinde bitmiş olsun. O halde bu tarz işler, süreksiz işler kapsamında değerlendirilir.
Ulusal ve dini bayramlar, hafta tatilleri ve genel tatil günleri, süreksiz işler için belirtilen 30 çalışma gününün değerlendirilmesi sırasında hesaba katılmaz. Kanunda da açıkça belirtildiği üzere, sürekli ve süreksiz işler ayrımında çalışma günleri esas alınır, tatil günleri değil.
Süreli ya da süreksiz işler arasındaki bir diğer ayrım da İş Kanunu kapsamına girmeleri noktasındadır. İş Kanunu’nda yer alan birçok hüküm süreksiz işlerde uygulanmaz. Süreksiz işlerde deneme süresi, yazılı iş sözleşmesi, iş akdi feshinde bildirim yapılması, ihbar öneli, ihbar ve kıdem tazminatı gibi vb. birçok konularda İş Kanunu hükümleri geçerli değildir. Borçlar Kanunu’nda bu tür iş sözleşmeleri ile ilgili hükümler düzenlenmiştir.
1.4.Kısmi ya da Tam Süreli İş Sözleşmeleri
İş sözleşmeleri genellikle, kanunda belirtilen haftalık ve günlük çalışma sürelerinin tamamını bir işverene bağımlı olarak geçirmek üzere yapılır. Buna tam süreli iş sözleşmesi denir. Bir işyerinde çalışan tam süreli işçinin çalıştığı iş sözleşmesine oranla daha az çalışılan iş sözleşmesine ise kısmi süreli iş sözleşmesi denir.
Kısmi süreli çalışma, bir diğer adıyla part – time çalışma özellikle 2000’li yıllardan itibaren yaygınlaşmış bir çalışma şeklidir. 4857 sayılı İş Kanunu’nda bu çalışma şekli “İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesidir.” ifadesiyle yer almaktadır. İş Kanunu’ndaki çalışma sürelerine ilişkin yönetmeliğe göre, işyerinde tam süreli iş sözleşmesi ile yapılan emsal çalışmanın 2/3’ü oranına kadar yapılan çalışma, kısmi süreli çalışmadır. Buna göre, 45 saat çalışma süresinin uygulandığı bir işyerinde 30 saat ve daha az yapılan çalışma, kısmi süreli çalışmadır.
Geçerli İş Kanunu’muza göre bir işçi asgari ücretin altında çalıştırılamaz. Fakat bu tam zamanlı işler için geçerlidir. Bundan dolayı kısmi süreli çalışan bir işçinin, çalışma süresinin asgari ücrete oranlamasıyla bulunacak bir miktarda ücret alması gerekmektedir. Bununla birlikte kısmi süreli çalışan işçi de tam süreli çalışan işçi gibi yıllık izin, ihbar ve kıdem tazminatı gibi temel haklardan yararlanabilmektedir.
1.5.Çağrı Üzerine Çalışma
Bu tür iş sözleşmesi iş hukukumuza ilk kez 4857 sayılı İş Kanunu ile girmiştir. İş Kanunu md.14’e göre çağrı üzerine çalışmaya dayalı iş sözleşmesi, işçinin iş görme edimini, yapmayı üstlendiği işle ilgili olarak kendisine ihtiyaç duyulması halinde yerine getirileceğinin kararlaştırıldığı iş ilişkisidir. Bu sözleşme yazılı yapılmak zorundadır. Çağrı üzerine çalışmaya dayalı iş sözleşmesi, niteliği itibariyle bir kısmi süreli iş sözleşmesidir. Burada işçi ancak çağrıldıkça iş görür.
İş Kanunu m.14/2’ye göre, işçinin, hafta, ay veya yıl gibi zaman diliminde ne kadar çalışacağını taraflar belirlememişlerse haftalık çalışma süresi 20 saat kararlaştırılmış sayılır. Söz konusu hüküm, tamamlayıcı hükümdür. Yani taraflar çalışma süresini 20 saatin altında veya üstünde belirleyebilirler. Çağrı üzerine çalışma türünde işçiye bu çağrının en az 4 gün önce yapılması gerekirken, belirtilen sürede işveren işçiye herhangi bir iş yaptırmamış olsa dahi işçi ücrete hak kazanır.
1.6.Deneme Süreli Çalışma
Deneme süresi, tarafların sözleşmeyi devam ettirip ettirmeme kararını saklı tuttukları süredir. İşveren işçiyi iş ortamında tanımak, işe yatkınlığını, becerilerini görmek ister. İşçi de işçilere sağlanan hakları görmek ister. Bunları öğrenebilmek için de iş sözleşmesine deneme süresi konabilir. İş Kanunu 15. maddesine göre, deneme süresi koymak, tarafların iradesine bağlıdır. Ama deneme süresi konmuşsa, süresini belirlemek tarafların iradesi dışındadır. Kanuna göre, deneme süresi en çok iki aydır. Toplu iş sözleşmelerine konulan deneme süresi ise, dört aya kadar çıkartılabilir.
Deneme süreli iş sözleşmesinde işçi ve işveren, başlangıçtan itibaren deneme süresini de kapsayan belirli veya belirsiz süreli tek bir iş sözleşmesi yapmışlardır. Bu sözleşmenin diğer iş sözleşmelerinden farkı tarafların deneme süresi içinde sözleşmeyi herhangi bir yükümlülük altında olmaksızın ve tazminat ödeme zorunluluğu doğmaksızın istedikleri zaman sona erdirebilmeleridir. Yani burada iki tane sözleşme yoktur.
Deneme süresi içinde de işçi sigortalı sayılır, sendika üyesi olabilir, toplu iş sözleşmesinden yararlanabilir. Deneme süresi geçtikten sonra işçinin ileride gerçekleşecek tüm kıdeme bağlı haklarının hesaplanmasında deneme süresi de göz önünde tutulur. Deneme süresi içinde işçi ve işveren iş sözleşmesini sona erdirdiğinde normalde karşı tarafa herhangi bir tazminat ödemek zorunda değilse de, Yargıtay son dönemde verdiği isabetli kararları uyarınca eğer işçi sendika üyeliği yahut sendikal faaliyeti nedeniyle deneme süresi içinde işten çıkarılmışsa, işverenden sendikal tazminat talep edilebilecektir.
1.7.Takım Sözleşmesi ile Oluşturulan İş Sözleşmeleri
Bir diğer iş sözleşme çeşidi de takım sözleşmesi ile oluşturulan iş sözleşmeleridir. Mutlaka yazılı olarak yapılması gereken bu sözleşme, Kanunda “Birden çok işçinin meydana getirdiği bir takımı temsilen bu işçilerden birinin, takım kılavuzu sıfatıyla işverenle yaptığı sözleşme” tanımıyla yer almaktadır.
Oluşturulan takım sözleşmesinde bu takıma dâhil olan her çalışanın mutlaka imzasının yer alması gerekmektedir. Ancak bu sözleşme geçerlilik değil, ispat şartıyla yapılır. Yani iş sözleşmesi takım çalışanları arasında ya da işveren ile yaşanması muhtemel herhangi bir adaletsizliğin önüne geçilebilmesi için yapılır. Bu sözleşme ile yapılan işlerde ücret her işçiye ayrı ayrıl verilmektedir. Seçilen takım temsilcisi diğer işçilerden herhangi bir komisyon alamaz ve bunu talep edemez.